İlmin sağlaması nasıl yapılır?
“ İslamın düşünce yanına ilim derler! İlim içinde aşk barındırsada bu öyle kontrolsüz bir aşk değildir! Zira aşkın hormonal bir yapısı vardır ki. Buna tabi olanın aklı başından gidebilir. Ama aşk yoksa pervane gibi hiç düşünmeden kendinide ateşe atamazsın, yanamazsın, kül! Olmazsın... yani her bir zerrede ve kül de olduğu gibi denge şarttır. (zerre küllün aynasıdır. –hadisi şerif-)
Kuran-ı Kerim de,Kuran-ı Kerimin indirilme sebeplerine baktığınızda orada herhangi bir zamansal yada mekansal sınırlama göremezsiniz. “Kuran-ı Kerim aklı olana hitap eder” gibi ayetlerde de görüleceği üzere hiç bir zamansal, mekansal sınırlama yoktur. Tek kriter akıl sahibi olmatır. Burada şunu söylemekte de fayda vardır. Hitap ettiği kitle açısından insanlar ve cinler kastedilsede. Buda yanlızca hitap açısındansır. Yani bu grubun anlayacağı şekilde anlatılmıştır. Bunun haricinde içindeki bilgiler açısından bir sınırlama yoktur (bu kısım aşağıda açılanacak). Yanlızca hitap açısından bir sınırlama getirilmiştir. Hitabın ise zaten göreceli bir yapısı vardır. İngilize inglizce hitap edersiniz. Türke türkçe... Ama hitabın değişmesi bilginin değişmesi anlamına gelmez... Bir konuyu inglizcede anlatsanız, fransızcada, işaret diliylede... bu asıl anlatmak istediğiniz ana fikri değiştirmez. Belki örnekler, misaller değişebilir ama asla ana fikir değişmez. (insanlara anlayışlarına göre hitap ediniz-hadisi şerif-)
İlmin sağlması nasıl olur.
İslami olarak anlatılan hiç bir bilgi sınırlı, lokal, yöresel, bölgesel... olmaz. İşte ilmin sağlamasıda bu şekilde yapılır. Mesela aşağıda namazdan sonra yapılan tespihat vardır. Bununla örneklemeye çalışalım...
El-hamdulillah: Hamd (değerlendirme) Allah’a aittir. Hiçbir zerre ve hiçbir kül yoktur ki. Onun bilgisi olmadan hareket etsin. Zerre yani atom ve atom altı parçacıklar yada bildiğimiz en küçük parça ve dahi ondanda küçük parçacıklar. Kül yani bildiğimiz en büyük parçacık! Galaksi, evren,sonzuluk... En büyüğünden en küçüğüne her parçacık tek başına bağımsız bir hareket içinde değildir. Bir uyum içinde hareket ederler. Parçacıklar birbirlerini etkileyerek sırasıyla ..., enerji, atom altı parçacıklar, atom, molekül...., evren, sonsuzluk... sırasıyla birbirleriniz etkileyerek hareket ederler. Bu hareket, Bizim boyutumuz da! Sonsuz kütleli, sıfır hacimli kütlenin patlaması ile yani big bang (büyük patlama) ile başlamıştır. Bunun başı nedir? Sonu nedir? yada var mıdır!?... Olsa bile! daha güneşin yanında bir insanın değerini düşünmekten aciz insan, sonsuzluk yanında.... burası beni aştı :) ... "Allahı bilmek onu idrak edemeyeceğini bilmektir." Hz. Ebu Bekir ... Akıl erdirmeye çalışana kolay gele... Bunlar misaldir, örneklemedir. Misale takılıp kalmayın lütfen.
Sübhanallah: Allah sübhandır (bir eksikliği yada yanlışı olmayan). En küçüğünden en büyüğüne hangi birime bakarsan bak onda hiçbir eksiklik yada yanlış göremezsin. Mesela, "Ya Hidrojen atomunun şurasında da şu olsaydı. Süper olurdu." diyemeyiz. Atoma,insana,güneşe,güneş sistemini,samanyolu galaksisine yada şu sonsuzluğun mükemmelliğine bir bakın. Bir hata,eksiklik... olmadığını her yerde görüyoruz. Hata yada tesadüf olduğunu idda eden varsa kendisini sonsuza kadar müsade. İspatlasın!... Eğer bu tarz çıkarımlar yapan varsa mutlaka sistemi kendine yontmaya çalışıyordur yada alğılama arcında bir problem olabilir. Doğuştan gözleri şaşı olanın görmesi misalinde olduğu gibi... Eğer gözleri tedavi edilirse! O da normal bir şekilde görebilir...Yani algıda ki arıza beyinde (özde) değil. Algılama aracından kaynaklanır...Siz kızıl ötesi gözlükle bakarsanız kızıl ötesi görürsünüz, gece görüşle bakarsanız daha başka görürsünüz. Ama bu asla baktığınız şeyin aslını değiştirmez aynı şeyi farklı açılardan görmüş olursunuz... Hormonlarımızla alğıladığımız dünya ile kayıtlı kalmamaya çalışalım! Amin
AlahHuEkber: Allah zatı itibariyle büyüktür. Bu kısım için AllahHuEkber yazısını okuyunuz..
Yukarıda anlatılmak istenen Allah sisteminin kurallları dünyanın neresine giderseniz gidin geçerlidir. Hatta bu sonsuzluk içinde nereye giderseniz gidin oradada geçerlidir... Marsa, Jüpiterde, Güneş sistemi içinde ve dışında... ve dahi her bir zerre ve külde geçerlidir. Local, yöresel,bölgesel... vs vs değildir...
İlimin sağlaması bu şekilde yapılabilir. Aldığınız bigiyi Hz. Ebubekir’in yaptığı gibi kaynak hariç süzerek alınız. Süzgecinizde sınırlamamak olsun..Eğer aldığınız bilgi yöreselse, bölgeselse, lokalse... demek ki gerçekten İslami (safi,arı) bir bilgi değildir...Eğer mümkünse alıp saflaştırıp kullanabilirsiniz...
Alah İslamı anlamayı hazmıyla kolaylaştırsın. Amin.
20.04.2009 (İstanbul)