Anlamamak genel olarak dilememekle doğru orantılıdır. Dinlememek ise duyamamakla! Duyamamak ise tamamen algılama aracının kapasitesine bağlıdır.
Eğer birisi size çok uzaktan sesleniyorsa kulaklarınız o kişiyi duyamaz. Yada radyo dinliyorsanız algılama araçı olan radyo o kanalı çekmiyordur duyamazsınız. Yada Tv, telsiz, telefon, Alim... yada en müthiş algılama aracı beyin.
İslamı anlayamamanın en büyük sebebide kesinlikle bunlardan birisidir. Kendi kafamızda oluşturduğumuz İslam anlayışı dışındaki bütün herşeye beynimizi kitlemektir. Melela, bilim,tarih,coğrafya, sanatsal ve kültürel aktiviteler, bitki, hayvan...
"Doğu da batı da Allah'ındır. Başını ne yana çevirirsen, Allah Vechi’ni görürsün!" (2/115)
Dinlemek isteyene, her bir birim zaten onu zikrediyor. Her bir birimden o sesleniyor. Duyabilmek için dinlemek gerek. Dinlemek içinse algılama aracımızın ayarlarını değiştirmeliyiz... Bunuda nasıl yapacağımız İslamda “farz” diye nitelendirilen şeylerle bizlere bildirilmiş. Her birisinin bir mantığı bir sistemi var. İş olsun diye, yanlızca yapalım diye bizlere tavsiye edilmiş şeyler değiller. Eğer yaptığımızın ne anlama geldiğini bilmiyorsak bir robottan bir hayvandan ne farkımız kalır. Bir robotla yada bir hayvanla tokalaşabilirsiniz yada konuşabilirsiniz ama bu onlar için ne ifade eder...
İslamı anlamak için çoğu zaman bizlere Alimler ve Nebiler yol gösterir. En büyük yol göstericiliği de Resüller yapmışlardır ama son Resül Hz. Muhammed (S.A.V) le beraber resüllük sona erdiği için şimdi elimizde çok sayıda olmayan!? Alim ve Nebilerle bu yola devam etmeliyiz. Onlar değişik dünyaların! kapılarını aralayan birer televizyon ekranı gidir... Eğer resül, nebi ve alimlerden yansıyan bu görüntüleri görebiliyorsak demek ki bir gün o gördüğümüz yerlere gidebiliriz.
Kimisi uzakta ki sesleri duymaya çalışıp kendini helak eder, kimisi radyo başında elinde çayı, kimisi siyah beyaz tüplü televizyonundan hem görür hem dinler, kimisi son model dev erkan LCD sinden bakar aleme, kimisi artık gördüklerini duyduklarını ziyarete başlamış J ( ne mutlu onlara ), kimisinde ses var görüntü yok,karıncalı... kimisinde görüntü var, ses yok... kimisi komşudan takip ediyor... kimisi şizofren! herşeyi kendisince atıyor, kimisinde bişi yok hava yapıyor. Kimisi de başkasının araçlarını övüp bunuda marifet sanıyor... :)
Aslında çoğu zaman olan şudur; algılama aracında bir problem yoktur. Biz onu nasıl kullanacağımızı bilmediğimiz için aletede demediğimizi bırakmayız. En müthiş alğılama aracı olan beyni kullanmayı ne kadar biliyoruz!
Anlamak için dinlemek, dinlemek için duymak, duymak içinse algılama aracının ayarlarını iyi yapmak gerekir.
Unutulmaması gerekli bir husus daha. Nasıl radyo denilen araç iyi yada kötü bir çok radyo istasyonunu algılıyorsa sizdeki algılama aracıda öyledir. Lütfen dinlediğinize dikkat ediniz.
Nasıl düşünmekle karın doymuyorsa, başkasının kıldığı namazı görmenin vede duymanın bize bir faydası yoksa, yada Tv de kabeyi görmek nasıl hac sayılmıyorsa... Sesin ve görüntünün bizlere bir faydası yok. Başta duyacağız sonra görücez daha sonra da oraya gidip duyduklarımızı ve gödüklerimizi yaşayacağız ki anlayalım.
Kolay gele, Allah hazmı ile kolaylaştıra :) Amin.
05.05.2009 (İstanbul)