Sperm ve yumurta hücreleri birleştiğinde bölünmeye başlarlar. Bu bölünen hücrelerin her birine kök hücre adı verilir. Kök hücreler yapıları gereği insan vücudundaki her hücre çeşidine dönüşebilecek yapıdadırlar. Çift çekirdekli kas hücresinden, oldukça narin olan beyin hücresine(nörona) kadar. 120 güne kadar kök hücrelerin hangisinin ne iş için yaratıldığı belli değildir. Amaçları yalnızca belirli bir sayıya kadar bölünmektir. 120. gün hangi kök hücre gurubunun hangi organı oluşturacağı belli olur. El, kol, ayak, parmak, dalak, böbrek, kalp, beyin… İşte o andan sonda beyni oluşturacak kök hücreler diğer hücre guruplarını idare etmek amacıyla biyoelektrik oluşturmaya başlarlar. Bu biyoelektrik sayesinde diğer hücrelere ne kadar sayıda olacakları, ne çeşit bir hücre olacakları ve hangi organı oluşturacakları iletilir, nelere gereksinimleri varsa onların bilgileri toplanır, nerede ve kaç sayıda bölünmeyi durduracakları bilgileri iletilir…
120. güne ulaşmış cenine yasal olarak ta kürtaj yapılamaz. Çünkü cenin tıbbi olarak canlı sayılır.
Beyin hücrelerini (nöronları) oluşturacak kök hücre gurubunun belli olması anından sonra biyoelektrik üretilemeye başlar dedik. Bu bilinçli biyoelektrik akımının başlamasıyla, beyin tarafında RUH üretilmeye başlar.
Sahih-i Müslim isimli hadis kitabının “KADER” bölümünden;
Abdullah ibn Mes’ ud (radiyallahu anh) şöyle dedi:
Biz daima doğru söyleyen ve kendisine de doğru bildirilen Rasûlullah (sallâllahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
Sizin birinizin ana-baba maddeleri 40 gün anasının karnında toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman içinde (80. gün) katı bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine o kadar bir zaman içinde (120. gün) bir çiğndem eti tahavvül eder. (120. günde) ona bir melek gönderilir de bu melek ona ruhu nefheder. Ve melek dört kelime ile yani rızkını, ecelini, saîd ve şakî olduğunu yazmakla emrolunur.
Kendisinden başka hak ilah olmayan Allah’ a yemin ederim ki: Sizden biriniz ehlinin ameliyle amel etmekte devam eder. Nihayet kendisiyle cennet arasında bir zira’ dan* başka mesafe kalmaz!... Bu sırada yazı o kişinin önüne geçer!... Bu defa o kişi cehennem ehlinin ameliyle amel etmeye devam eder.
Ve yine sizden biriniz cehennem ehlinin amelliyle amel eder, ve nihayet kendisiye cehennem arasında ancak bir zira mesafe kalır. Bu sırada yazı önüne geçer!.. Bu defada o kimse cennet ehlinin ameliyle amel eder ve cennet gider.
* ( zira’ :El, kol uzunluğu. Yirmi dört parmak uzunluğu. Arşın. Bir kolun dirseğinden orta parmak ucuna kadar uzunluk ölçüsü. (75–90 cm. kadar) Gökte ayın menzillerinden birisi. )
Enis ibn Mâlik (radiyallahu anh) şu hadisi Rasûlullah’ a bağlıdı:
Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
Şüphesiz Azîz ve Celîl olan Allah rahime bir melek tekvin etmiştir.
Melek “ Ey rabbim bir nütfedir; ey rabbim bir kan pıhtısıdır; ey rabbim bir çiğnem ettir.” Der. Allah bir mahlûk hükmedip yaratmak istediğinde Melek,
“Ey rabbim erkek midir yahut dişimidir; şâkî midir yahut saîd midir; rızkı nedir; eceli nedir?” sorularını sorar. BUNLAR ANASININ KARNINDA İKEN BÖYLECE YAZILIR
(B sırrı ile) Kuran-ı Kerim (meali)
Zümer süresi 6. ayet
6-) Halekaküm min nefsin vahıdetin sümme ceale minha zevceha ve enzele leküm minel en'ami semaniyete ezvac* yahlükuküm fiy butuni ümmehatiküm halkan min ba'di halkın fiy zulümatin selâs* zâlikümullahu Rabbüküm leHUl Mülk* la ilahe illâ HU* feenna tusrefun;
Sizi nefs-i vahide (bir tek nefs; evrensel öz)’den yarattı... Sonra ondan (o nefsden) onun eşini oluşturdu ve sizin için en’am’dan (mismil hayvanalar; kuvvelerden) sekiz eş inzal etti... Sizi analarınızın karınlarında, (biyolojik) üç karanlık içinde (ya da hakikatından perdelilik), bir yaratıştan sonra (diğer) bir yaratışa (geçirerek) yaratıyor... İşte size Allah; mülk kendisinin olan Rabbiniz?!... İlah yok, ancak O (O’ndan gayrı vücud yok) ?!... Nasıl (Hakk’dan) çevriliyorsunuz?!.
(3 karanlık (binlerce sperm ve yumurta, kök hücren, 120. gün) içinde, 3 alt bilinç boyutuntan geçirdikten sonra dünya da, ruh adı altında size yaşam veriyor.)
Necm süresi 32. ayet
32-) Elleziyne yectenibune kebairel’ ismi velfevahışe illel lemem* inne Rabbeke Vasiul Mağfireti, HUve a'lemu Bi küm iz enşeeküm minel Ardı ve iz entum ecinnetun fiy butuni ümmehatiküm* fela tüzekkû enfüseküm* HUve a'lemu Bi menitteka;
Onlar (o muhsinler) ki, günahın kebair’inden (şirk, yalan-iftira,.. gibi) ve fevahiş’ten (zina,.. gibi) kaçınıp uzak dururlar... Lemem (küçük günah, sürçme) hariç... (Eğer bunlardan tevbe eden olursa) muhakkak ki Rabbin Vasi’ül Mağfiret’tir (mağfireti geniştir)... O (B sırrınca) sizi daha iyi bilir: Arz’dan sizi inşa ettiğinde ve siz analarınızın karınlarında ceninler iken... O halde nefislerinizi tezkiye etmeyin (tezkiyeden hali görmeyin?)... O, korunanın (muttekıy’nin) kim olduğunu (B sırrınca) daha iyi bilir.
Beyni oluşturacak hücrelerin hangi sıra ile bölünecekleri çok önemlidir. Kişinin programını (fıtratını) oluşturur. Her bir beyin hücresi 16000 beyin hücresiyle her an temas halindedir. Bu nedenle, beyin hücreleri (nöronlar) bölünürken hangi hücreyle yan yana gelip, hangi hücreyle bağ kurduğu çok önemlidir. Çünkü bu bizim düşünce şeklimizi, programımızı (fıtratımızı) oluşturur.
İnsanın düşünce şeklini etkileyen üç etken vardır. Bunlardan ilki, yumurta ve spermin birleştiği ve ilk bölünmenin başladığı andır. Hangi kök hücreyle hangi kök hücre yan yana gelecek bu önemlidir. İkincisi, 120. gündür. Hangi nöronla hangi nöron yan yana gelecek bu önemlidir. Üçüncü, olarak, doğum anı, bebeğin kafasının dünyayla ilk temasıdır. Bu üç aşamada hücrelerin (kök-hücre ve nöronların) aldıkları astrolojik etkiler onların bölünme sıralarını ve dolayısı ile kişinin programını etkiler.
Buradan da burçlara girmek gerekir ki, Ateş (nefis), hava (iktidarsız), toprak (şartlanma), su (tabiat) burçları ve ağırlıklı düşünce şekilleri böyledir…
Bu üç etkeninde ortak noktası, değişimdir. Boyut atlamalarıdır. Yumurta ve sperm tek bir hücreyken, bölünmeye ve çok olmaya karar verirler. O artık yumurta ve sperm değildir, kök hücredir. 120. gün kök hücreler aralarında iş bölümü yaparak yollarını ayırırlar. Artık onlar kök hücre değildir, nöron, kalp kası, bacak kası, deri… hücresidirler. Bebek ile anne tek bir vücutken iki vücut olmaya karar verirler. Onlar artık iki insandır. Nasıl insandan meydana gelen her insan farklı ise hücreden meydana gelen her hücrede farklıdır. Bu farklı hücrelerin hangi sıra ile birleştikleri, kişinin düşünce yapısını (programını-fıtratını-) ve genetik yapısını belirler. Böylelikle “o her an yeni bir şandadır” hükmü de her boyutlarda ortaya çıkmış olur.
Ölüm de bir değişimdir. “Her nefs ölümü tadacaktır.”
Anne ve baba kendilerini kendilerinde seyretmek dilerler, çocuk olur J (o ne güzel bir vechdir.) ve “kendini kendin de seyretmek diledi” hükmü de her boyutta ortaya çıkar.
Yani bunu mecaz yollu anlatmaya çalışırsak. Ortada müzik aleti var. Notalar var. Ama 120 güne kadar rast gele ses çıkartan müzik aleti. 120. günden sonra bir müzik icra etmeye başlar. Yani müzik aleti bilinçli bir şekilde ses çıkartmaya başlar. Bu çıkan anlamlı müziğe de ruh denilir.
Sistemde ki diğer birimler ya müzik aletidir (beden-hayvan) ya da nota (melek). Özgürce (B-izni Allah) ses çıkartma hakkı yalnızca insanın ruhunda tecelli eder ve oradan da zahire çıkar. Zahire çıkan ruhun adı da insan olur. Aslında insan! beden değil ruhtur. Yalnızca insanSI olan kendini (B)edenin de arar.
Ruh bilinçtir. Bilinç ise farkındalıktır ki buda insanı diğer birimlerden ayıran özelliktir. Hayvan farkında değildir yaşadığı yerin, yattığı yerin. Kâh sokak ortasında kâh kuytu bir köşededir. Yarını hiç düşünmez. Nerede akşam orada sabahtır hayatı. Karnı acıkır yüzsüzce ister. Yetmez ısırır, saldırır, gücü yeterse alır.
Ruhun aslı ise Ruh-u Azamdır, Hakikat-ı Muhammedidir onu bilen HAKkı bilir. Hakkı bilende cennet ortaya çıkar. Bilmeyense gidilecek yer sanıp, yol tarifi ister.
Allah cümlemizin fıtratını en’amda (…“İhdinasSıratal’müstekıym”; ”Sıratalleziyne en’amte aleyhim”;...) bulunduklarıyla bir etsin. Amin.
11 Temmuz 2007